Yıllar yıllar önce kendime sorduğum soru şuydu: ‘Ben bu dünyaya niye geldim? Bu Dünyaya geliş amacım ne?
Hayatımın bir amacı, bir sebebi varsa bunu bulmak benim boynumun borcu idi. Öyle hissediyordum. Ve şimdi kendimi sonsuz öğrenci olarak tanımlıyorum. Yay burcuyum. Zaten tekamülümde öğrenmek varmış. Ama her şey ve her bilgi kırıntısı merakımı çekiyor.
Zamanında ( yıl vermiyorum çaktırmayın) Kayseri Fen Lisesinden mezun olacağım sırada ne olacağım diye düşünüyor, bulamıyordum. Kendi kendime ‘ Doktor olamayacağımı biliyorum ama ne olacağımı bilmiyorum’ diyordum. Sebebi ise tıp fakültesinin çok uzun olması, tıp eğitiminin uzun olması idi. Ve Şeniz isteyerek girdiği tıp eğitimini çok şükür ki henüz tamamlayamadı:))
Ben ne yapacaksam tersini söyleyip büyük konuşup sonra dibine düşmüşümdür. ‘ İstanbulda yaşanmaz, sadece gezmeye gidilir’ dedim. Ege üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olup İzmir’e yerleşmişken ihtisas için eşimle İstanbul’a geldik. Ve hala döneceğiz.
Zamanında anneme ‘kolay kolay evlenmem ben’ demişliğim vardı. Tıp fakültesini bitirince sevgili eşim Müjdat Ök ile evlenmişliğim de vardır. Şükür.
Yine vakti zamanında, Ege üniversitesinde okuyorken hangi ihtisası seçeyim diye düşünmeye başlamıştım. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon kliniğinde staj yaparken ortam çok hoşuma gitmişti. Diğer dallarda doktorlar kendinden geçmiş vaziyette çalışırken burada daha bakımlı ve sakin bir görüntü veriyorlardı. Tıp fakültesini seçip kendimi zorladım, ama hayatta biraz rahat edeyim, dedim. Fakat bu böyle olmadı. Uzman olup işimi zevkle yapmaya başladığımda hastaların hepsini iyileştiremediğimizi fark ettim. Özellikle fibromiyaljili, kronik ağrılı kişilerde iyileşme oranı beni hiç mutlu etmiyordu. Hastalara sadece ilaç yazan veya fizik tedaviye yollayan bir doktor olmak beni tatmin etmedi.
Bu içsel arayış ile Allah önce karşıma sisteme tersten bakabilen, farklı ve bütünsel yaklaşan bir kişiyi çıkardı: Hocam, Dr. Hüseyin Nazlıkul. O zamanlar (yıl 2006 lar) Türkiye’ de bütüncül tıp yok gibi benim gözümde. Ve Hüseyin Hocam Almanya’dan gelmiş. Dr Demet Erdoğan ile birlikte Nöralterapiyi, vegetatif sinir sisteminin önemini, bütüncül bakış açısı olması gerektiğini, bağırsak diye koca bir dünyanın varlığını, bağırsak florasının önemini anlatmaya çalışıyordu. Hocam o zamanlar Türkiyede doktorlar arasında kökleştilmiş olanlar bakış açısıyla mücadele ediyordu. Ve oldukça zor ve meşakkatli olan bu mücadeleyi neden yaptığını zaman zaman sorgulamışımdır. Ama gördüm ki Nöralterapinin bakış açısına sahip olunca dünya aydınlanıyor. Şifanın geldiği yeri daha iyi anlıyor insan. Ve onun peşine düşmek bir zevk haline geliyor.
Ben şifaya aracılık eden bir çok yöntemi öncelikle kendime, sonra aileme ve en son hastalarıma şifa verebilmek ( aracılık etmek daha doğru ) için öğrendim.
Ve tabi öğrenmeye devam ediyorum. Allah yolumuzu açık etsin.
Tüm bu maceradan öğrendiğim şeyleri toparlarsam;
Kişi şifayı talep etmezse yapabileceğimiz birşey yoktur.
Kişi kendi nefsini değiştirmek istemezse Ona yardım edemeyiz.
Hastayı tedavi ediyorum cümlesi külliyen yanlıştır.
Zihin, beden, ruh aynı yerde yaşar. Her açıdan yaklaşmak gereklidir.
Sertifikalar
Huneke'ye Göre Bilimsel Nöralterapi kursları ve Uzmanlık Sertfikası.
Genel Çin Tıp Aku Noktalarına Bilimsel Nöralterapi Yaklaşım Kursu.
TME Diş bozucu alan Şelasyon Etkin yaklaşım Kursu.
BTR Manuel Terapi kursları ve Uzmanlık Sertfikası.
AKA Uygulamalı-kliniksel Kinezyoloji 1-5. basamak Kursları.
Medipol Üniversitesi Ozon Uygulama Sertfikası.
Medipol Üniversitesi Kupa Terapisi Uygulama Sertfikası.
Medipol Ünivrsitesi Hirudoterapi uygulama Sertfikası.